27 Nisan 2018 Cuma

Ünlüler

Baştımar köyü yetiştirdiği değerlerle de meşhurdur.
En başta köye ilk gelen ve tüm ailelerin ataları olan;

Ceylan Ağa; Ceylanoğullarına ismini veren kişidir.

Hacı Yakup Ağa : Yakupoğullarına ismini veren kişidir.

Ali Ağa; Bugün çeşitli tamirler görerek günümüze ulaşan ve kullanılan köyün camisini yaptıran Hacı Yakup oğludur.

Sahtiyan Hoca ; 19. yy ulema sınıfından olan, sahil civarlarında tanınan ve menkıbeleri anlatılır. (ra)

Hamdi Çavuş : Çanakkale Boğaz Harbinde Osmanlı donanmasında bahriye askeri olarak katılan ve İngiliz donanması tarafından gemisi batırılırken komutanını kurtarmıştır.

Mahmut Alikılıç : Yemen Cephesinde bağlı olduğu taburdan tek hayatta kalmış ve Enver Paşanın emir erliğini yapmıştır.

Hakkı Yanık : Mustafa oğludur. İstiklal harbinde Kırmızı Şeritli istiklal Madalyası almıştır.

Hafız Mehmet Bey : 20. yy lın ilk çeyreğinde yetişen ünlü sima Hafız Mehmed beydir. 1874 de Baştımarda doğan Hafız Mehmed Bey, Hacı Yakubzade Ahmet Aganın oğludur. İlk ve orta öğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra İstanbul’a gelerek hukuk mektebini bitirdi. Bir süre çeşitli yerlerde hakimlik yaptı. Samsun Bidayet Mahkemesi Ceza Hakimi iken Osmanlı Mebusan Meclisinin 2. dönemi için 5 Nisan 1912 de yapılan seçimde Trabzon milletvekili oldu. Yasama görevini 3. dönemde de sürdürdü. 21 aralık 1918 de Meclisin feshi üzerine Trabzon’a döndü ve avukatlık yapmaya başladı. 1-8 Eylül 1920 de Baku de toplanan Doğu Halkları Kurultayında Cevad Dursunoğlu ve Süleyman Necati ile birlikte Anadolu delegesi olarak katıldı. Baku dönüşü Trabzon’da yayımlanan İstikbal Gazetesine verdiği demeçte ,eni programların gerekliliğini vurgulayarak Sovyet Rusya ile dostça ilişkilerin sürdürülmesinin zorunlu olduğunu ancak bunun Türkiye için kabul edilebilir olmayan Bolşevizmin benimsenmesine yol açmaması gerekliğini söylemek suretiyle, o sıralarda serbestçe faaliyette bulunan komünistlerin karşısında cephe aldı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin birici döneminde Trabzon milletvekili seçilen Hamdi Beyin valiliği tecrit etmesiyle boşalan milletvekilliğine 9 ocak 1921 de seçilerek 21 ocakta meclise katıldı. 3 şubat 1921 de adliye vekili seçildiyse de 16 şubatta çekildi. 7 mart 1921 de seçildiği dahiliye vekaleti vekilliği de bir hafta sürdü. Mecliste adalet, anayasa ve mali kanunlar komisyonlarında çalıştı. Mudafa-yı Hukuk Grubunun kurulmasından sonra muhalefetteki ikinci grupta yer aldı. Dönem içinde onsekizi gizli oturumlarda olmak üzere kürsüde elli bir konuşma yaptı. Beş soru ve bir gensoru önergesi verdi. Bir kanun önerisinde bulundu. Milletvekilliği birinci dönemde sona erince İstanbul’da avukatlık yapmaya başladı. 14 haziran 1926 da ortaya çıkarılan Ataturke suikast girişimi olayında ilgili görülmesiyle tutuklanarak İzmir’e gönderildi. Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada suçlu bulunarak 12 sanıkla birlikte idam edildi.

Zeki Baştımar ; 20. yy fikriyatına damgasını vuran en ünlü isim, yine aynı aileden, yani Hacı Yakupoğulları sülalesinden Zeki Baştımardır. Hafız Mehmed Beyin de yeğeni olan Zeki Baştımar1905 te Baştımar köyünde doğdu. Babası Hacı Yakupoğlullarında Muhammed, annesi Huriye Hanımdır. Trabzon Öretmen Okulunda okurken Rusya’ya gitti. Yüksek tahsilini Moskova Üniversitesinde yaptı. Yurda dönünce Başvekalet Kütüphanesinde mütercim olarak çalıştı. Tolstoy’un Harp ve Sulh, Mujikler adlı kitaplarını ve Puşkin’in Erzurum Yolculuğu adlı kitabını Türkçe’ye tercüme etti. İstabulda Yedi Gün yayınevini açtı. Üyesi olduğu Türkiye Komünist Partisi Tevkifatında en büyük cezayı o almıştır. On sene hapis ve sekiz sene dört ay Amasya nezaret cezası aldı. Tutuklandığında Türkiye Komünist Partisi İcra Komitesi Üyeliği görevinin yürütüyordu. Parti içindeki kot adı Yakup Demir olan Zeki Baştımar bilahare yurt dışına kaçarak TKP Genel Sekreteri olmuştur. 1958 de Doğu Almanya’da yayın yapan Bizim Radyo yu kurar. Yurt dışı faaliyetleri ülke içine estir etmeyen zeki Baştımarın TKP Genel Sekreterlik dönemi sönük geçer. 1973 yılında ölmüştür. Ölümünün Sovyet yönetimi eliyle infaz edildiği şeklinde spekülasyonlar var ise de bu durum kesinleşmemiştir. Zeki Baştımar İngilizce, Fransızca ve Rusça bilmekteydi. Ailenin yeni kuşak temsilcilerinden Mecit Yakupoğlunun ifadesine göre ; Zeki Baştımarın komünist fikirleri savunmasının altında, daha önceden amcası Hafız Mehmed Bey e yapılan haksızlık yatmaktaydı.

Dündar Baştımar ve Zeki Baştımar : Zeki Baştımarın amcası İbrahim’in oğlu Dündar Baştımar da TKP ile alakalı İleri Geçler Birliği Davasından dolayı iki yıl hüküm giymiştir. Kumaş ticaretiyle uğraşan Dündar Baştımar, ikinci evliliğini Ayşe Mocanla yapacaktır. Yani Dündar Baştımar, Nazım Hikmetin teyzesi Sara Mocanın damadıdır. Dündar Baştımarın kız kardeşi, Yıldız Baştımar da TİP Genel Sekreteri Dr. Nihat Sargınla evlenmiştir.

Abidin Cevher Özden (Banker Kastelli) : 20. yy son çeyreğinde Baştımar Köyünden bir başka cephede, başka bir ünlü çıkar. Abidin Cevher Özden. 1933 yılında Baştımar köyünde doğan Abidin Cevher Özden daha çok banker kastelli olarak tanınır. Abidin Cevher Özden baba tarafından Cevahiroğulları, anne tarafından Hacı Yakıpoğullarındandır. Hafız baştımar annesinin amcası, zeki Dündar ve Yıldız Baştımar annesinin amca çocuklarıdır. Babasının babası Hacı Tahirzade Tevfik Kaptan yirmi beş mavnadan oluşan bir deniz filosuna sahipti. Karedeniz sahilleri ve Rusya’daki ticari faaliyetleriyle meşhurdu. Abidin Cevher Özden varlıklı bir aileden geldiğinden, ticari faaliyetlerinde hep başarıyı yakalamış, azimli bir kişiliğe sahip olmasıyla bilinir. Baştımar dağlarından çıkarak Karadeniz’e dökülen Baştımar Derisinin sahil kısmına adını veren Kastel mevkiindendir. Bu yüzden Cevher Özden iş hayatında da unvan olarak Kastelli adını kullanmıştır.

Alb. Süleyman Kuku : Ceylanoğulları sülalesinden olan Süleyman Kuku, 1938 yılında Baştımar Köyünde doğmuştur. Kuleli Askeri Lisesini ve Dil Tarih-Coğrafya Fakültesini bitirmiş, Kuleli Askeri Lisesinde ve Ordu Dil Okulunda uzun yıllar öğretmenlik yapmıştır. Son asrın büyük mutasavvıflarından Abdülhakim Arvasi hazretlerinin oğlu, İstanbul da Kadıköy ve Üsküdar müftülüğü yapmış olan Ahmed Mekki Efendiden ve Kuleli Askeri Lisesinden hocası olan Hüseyin Hilmi Işık Efendiden yetişen Süleyman Kuku, İngilizce, Fransızca, Rusça, Urduca, Arapça ve Farsça dillerini bilip bilhassa Arapça ve Farsça pek çok eseri Türkçüye kazandırmış, ayrıca birçok Osmanlı ca eseri de bugünkü türkçeye çevirmiştir. Eserlerinde ve tercümelerinde A.Faruk Meyan müstear ismini kullanmıştır. Bugün hala Baştımar Köyünde ikamet eden Süleyman Kuku, yöredeki insanları bilgisiyle aydınlatmaktadır.

DÜNDAR KILIÇ : Baştımar köyünün en renkli siması şüphesiz Dündar Kılıç tır. Yaşantısıyla farklı bir yöne kaymış, mensup olduğu köyün en tanınmış kişisi olmuştur. Bu yüzden Baştımar denince akla hemen Dündar Kılıç gelmektedir.

Dündar Ali Kılıç Sürmene Baştımarda doğdu. Gençliğinde çok sayıda yaralama ve cinayet olayına karışan Kılıç, çeşitli tarihlerde işlediği suçlarla ilgili olarak gözaltına alındı. 15 Ağustos 1972'de Diyarbakır ve Siirt İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından THKO örgütüne yataklık yapmaktan yakalandı.12 Eylül sonrasında 28 Ekim 1980'de silah ve mermi kaçakçılığından dolayı gözaltına alındı. 9 Şubat 1984'de MİT Kaçakçılık Şubesi Başkanı Mehmet Eymür'ün Genel Kurmay Başkanlığından aldığı özel izinle başlatılan Babalar Operasyonu çerçevesinde Behçet Cantürk ve Abuzer Uğurlu ile birlikte gözaltına alındı ve sorgulandı. Birinci MİT Raporunda bu olaydan sonra Eymür ve Atilla Aytek hakkında karalama kampanyası başlattığı kaydedildi [MİT Raporu Olayı, 92].

1994 yılında kızı Uğur Çakıcı'nın ve 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal'ın ricasıyla Selim Edes ve Engin Civan arasındaki anlaşmazlığı çözmek için aracı oldu. Bu olay sırasında damadı Alaatin Çakıcı ile karşı karşıya geldi. Kızı, Çakıcı'dan ayrıldıktan sonra Uludağ'da kocasının adamları tarafından vuruldu. 10 Ağustos 1999'da İstanbul'da geçirdiği kalp krizi sonrasında öldü.

HAKKINDA YAZILANLAR

Dündar Kılıçın hayatı kitap oldu

YERALTI dünyasının 1999 yılında ölen ünlü ismi Dündar Kılıçın hayatı yeğeni Mustafa Dündar Kılıç tarafından kitaplaştırıldı. Kitaplık yayınlarından çıkan Kurtlar Sofrasında Son Kabadayı isimli 120 sayfalık kitapta Çakıcının, eski eşi Uğur Kılıçı öldürttüğü Uludağa Barışmak ve doğum günü kutlamak bahanesiyle çağırdığı öne sürüldü. Kitapta ayrıca Dündar Kılıçın Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) içerisinde gözü kulağı olan ajanları olduğu öne sürülürken, Kılıçın Yılmaz Güneyle olan dostluğu da anlatıldı.

Kitapta, Kılıçın kızı Uğur Kılıçın Alaatin Çakıcıyla olan evliliğinin perde arkası da yer aldı. Kitaba göre, Çakıcıın kızıyla olan ilişkisini tasvip etmeyen Dündar Kılıç, Çakıcıyı evlenmeye zorlayarak, Ya ölecek, ya (kızı) alacak tehditinde bulundu. Çakıcı, bunun üzerine Uğur Kılıçla evlenirken Dündar Kılıç, kızı ve damadını hiçbir zaman huzuruna kabul etmedi. Kitapta, Alaattin Çakıcı, Dündar Kılıç, evliliği ile ilgili şöyle denildi:

Dündar Kılıçın kulağına kadar gelen söylentilere göre, kızı Uğur, Alaattin Çakıcı ile evlilik dışı ilişki içine girmişti. Uğur Kılıçın ayrı yaşadığı eşi İspanyada uyuşturucudan hapse düşmüş, cezasını orada çekiyordu. Dündar Kılıç, kızı ile alakalı söylentileri araştırınca söylenenlerin doğru olduğunu öğrendi. Öfkesini açığa vuran Dündar Kılıç yakınlarının teşvikiyle olayı neticelendirmek istiyordu. Alaattin Çakıcıya gönderdiği haberde, İki yolu var, ya ölecek ya alacak dedi ve bu hususta Çakıcı ile muhatap olmadı. Çakıcının avukatı İspanyaya gidip Uğur Özbizerdikten vekaletname alarak geldi; eşi Uğur Kılıçtan boşanmasını onaylayarak evliliklerini bitirdiler. Bu arada Alaattin Çakıcı ve kızı Uğurla hiç görüşmeyen Dündar Kılıçın öfkesi hiç dinmedi. Olayın vahametini gören Alaattin ve Uğur her ikisinin de memleketi olan Trabzona gittiler. 20 Mayıs 1991de Trabzonda kendi aralarında sade bir merasimle evlendiler.''

UĞUR KILIÇA TUZAK

Uğur Kılıçın Çakıcıın adamları tarafından Uludağda öldürülmesinin ayrıntıları da yer aldı. Kitaba göre Çakıcı, boşandığı eşi Uğur Kılıçı Uludağa yeniden barışmak ve oğlu Onur Özbizerdikin doğum gününü kutlamak için çağırdı. Ancak, Çakıcının adamları da iki gün öncesinden Uludağa giderek Kılıçı öldürmek için beklemeye başladı. Bu konuda kitapta şunlar yazıldı: Çakıcı bu defa da onu Uludağa davet ediyordu. 20 Ocak tarihi hem Alaattinin, hem de Uğurun oğlu Onurun doğum günüydü. Çakıcı Uğura o gün kendisinin de Uludağda olacağını, hem doğum günlerini kutlayıp, hem de barışmayı istediğini söylemiş ve değerli bir bilezik ile bir cep telefonu göndermişti. Uğur eski kocasına barışmak için bazı şartları olduğunu söyledi ve Uludağda buluşmayı kabul etti. Çakıcı, işadamı Ali Şenin oğlu Adnan Şenin Maş Air şirketinden bir helikopter kiralamıştı. Uğur Kılıç çocuklarıyla birlikte helikoptere binerken, Uğurun cellâtları iki gün önce Uludağa yerleşmişlerdi. Uğur, Onur, Gülistan ve Gülistanın bakıcısı Uludağ Kervansaray Otelinin resepsiyonuna akşam için iki doğum günü pastası sipariş ettiler. Birinin üzerine 12, diğerine 42 mum konmasını söylediler ve sonra neşe içinde odalarına yerleştiler. Saat 15.30da Onura kayak takımı kiralamak üzere aşağıya indiler. Onur, kayak takımlarına bakmak için giderken Uğurda bara doğru yaklaştı. Orada Alaattin ile evliyken şoförlüklerini yapmış olan Abdurrahman Keskinle karşılaştılar. Uğur ona, Burada ne işin var? diyene kadar eski şoförünün elinin beline gittiğini fark etti. Az önce para çıkarmak için açtığı çantasına elini attı. Ama geç kalmıştı. Abdurrahman Keskinin tabancasından çıkan 3 kurşundan 2'si göğsüne, 1'i de omuzuna saplanan Uğur Kılıç yere yığıldı. Silah seslerini duyup kayak odasından fırlayan Onura Gelme, bir şeyim yok diyebildi.''

KILIÇIN MİTTEKİ KULAKLARI

Dündar Kılıçın birçok MİT ve Emniyet görevlisiyle yakın ilişkileri de kitapta yer aldı. Ali Aslan adlı MİT görevlisinin Kılıçın, MİTteki gözü kulağı olduğunun iddia edildiği kitapta, Kılıçın Mit görevlileri Faik Kelican, Şemşi Ülengin ve Ferdi Tamer İLE yakın ilişki içerisinde olduğu, hatta Ülengin ve Kelicanın emekli olduktan sonra Kılıçın şirketlerinde çalışmaya başladıkları anlatıldı. Kitabın bu bölümünde şöyle denildi:

Dündar Kılıç, bu arada kendine sığınan eski MİTçileri himayesine alıyor, onlardan istifade ediyordu. Eski MİTçi Şemsi Ülenginin şirketine müdür olmasından sonra bir eski MİTçi daha olan Hava Albay Faik Kelicanı korumaya almıştı. Zira Kelican Nuri Gündeş yanlısı olduğundan Mehmet Eymür ekibi tarafından takip ediliyordu. Bundan ötürü Dündar Kılıç, Faik Kelicanı 3 yıl Hilton Otelinde ağırlamış ve bir suikaste kurban gitmesin diye de silahlı koruma vermişti. Çiçek Sineması'nda çalışıp, sinemalara film getirip götüren Ali Aslan, daha sonra MİTe alındığı için MİTçi Ali adıyla tanınmaya başlandı. Dündar Kılıç bu yüzden onunla ilişkisini her zaman canlı tuttu. İstanbula gittikten sonra, Hacettepedeki yoksullara dağıtılması için sürekli yardım gönderiyordu ve bu yardım köprüsünü de Ali Aslan üzerinden kurmuştu. MİT İstanbul Bölge Başkanı Nuri Gündeşin de akrabası olan Ali Aslanın, Dündar Kılıça zaman içinde çok büyük iyilikleri dokundu. Dündar Kılıç, iş yerlerinde ve şirketlerinde pek çok MİT mensubunu çalıştırmıştı. Bunlardan bir kısmını bilir, onlara yardım eder, gerektiğinde de bilgi alırdı. Bilemedikleri ise, Dündar Kılıç aleyhine MİTe bilgi toplarlar, onu yakından takip ederlerdi. Zamanı gelince de değerlendirmeye alırlardı. Dündar Kılıçın yardım ettiği MİTçilerden birisi de Ferdi Tamerdi.'' Dündar Kılıç, 1999 yılında kanser tedavisi görürken kaldırıldığı hastanede ölürken, cenazesine de yeraltı, sanat ve iş dünyasından birçok ünlü katılmıştı.

Köksal ŞENGÜN

19 Ocak 1950’de, Trabzon’un Sürmene ilçesinin Baştımar Köyü’nde, mütevazi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Şengün, altı çocuklu ailenin en küçüğü ve tek erkek çocuğu. İlkokulu Baştımar’da okuyan Köksal Şengün, ortaokul eğitimini Sürmene Ortaokulu’nda yaptı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1972 yılında mezun olan Köksal Şengün, staja başlamak üzereyken meslekten ağabeyi olarak gördüğü, köylüsü Avukat Atilla Sefer Baştımar’a gitti ve kafasını kurcalayan kritik bir soruyu ona yöneltti: “Atilla Ağabey, sizce ben avukat mı olayım, hâkim mi?” "SENDEN OLSA OLSA HAKİM OLUR" Atilla Baştımar’ın “Senden iyi hâkim olur. Avukatlığı unut, hâkimliğe yönel” sözlerini dinleyip 20209 sicil numarasıyla hâkimliğe başladı. Avukat Atilla Sefer Baştımar’ın, Köksal Şengün’le ilgili düşünceleri şöyle: “Köksal Bey, Atatürkçü ve ilericidir. Bu yönü hiç tartışılmaz. Çağdaş bir adamdır. Ticaretle hiç ilgilenmedi. Duygusal ve vefalı bir insan. Fevkalade tarafsız bir adamdır ve tam bir hukukçudur.” Köksal Şengün hâkim olduktan sonra Türkiye’nin pek çok yerinde görev aldı. Bursa Kemalpaşa ve Rize Ardeşen’de hâkimlik yaptı. 1980’li yıllarda, Erzurum Sıkı Yönetim Mahkemesi’nde çalıştı. Diyarbakır DGM’nin ardından 2000 yılında İstanbul’da 5 No’lu DGM Başkanlığı’na getirildi. 2004’te DGM’lerin kapatılarak Ağır Ceza Mahkemeleri’ne dönüştürülmesiyle, Köksal Şengün de İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne atandı.

Kaynak : Mustafa Dündar Kılıç 'Kurtlar sofrasında son kabadayı' ve internet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder